İLK ALO’NUN ÜZERİNDEN 145 YIL GEÇTİ?
Bugün hep beraber hayatımızın her köşesinde kullandığımız hatta artık bir organımız sayılabilecek müthiş ötesi bir buluştan bahsedeceğim. Hı hııı! TELEFON…
Peki, kısaca telefon ne zamandır bizim hayatımızda, kim buldu, bulunduğu günden bu güne ne evrelerden geçti bahsedelim mi? Evet dediyseniz devam ediyorum :)
1876 yılında telefonu icat eden Graham Bell’in asıl amacı aslında, sağırlara konuşmayı sağlayacak ve duymalarına yardımcı olacak bir cihaz üretmek olmuştur. Boston Üniversitesi’nde profesör olarak çalışan Bell sesleri mekanik anlamda üreten bir cihaz yardımıyla diğer tarafa aynı sesin iletilmesi üzerinde çok düşünmüştür. O zamanın şartlarında sadece telgraflar kullanılmaktadır ve Graham Bell de çalışmalarını bir telgraf cihazının üzerinde geliştirerek yapmıştır. Bir düzenek üzerinde çalışırken akımın konuşma esnasında titreşimlerini duymuş ve bu çabalarının ilk meyvesini almıştır. Bu titreşimler Bell’de büyük umutlar yaratmış ve onu daha çok hırslandırmıştır. Böylelikle tüm çabasını ortaya koyan Bell 7 Mart 1876 yılında telefonun patentini almıştır.
Buraya kadar evet neydi ne oldu, nereden geldi öğrendik. Peki, neden telefonu açarken “ALO” deriz hiç düşündünüz mü?
Bir rivayete göre; Allessondra Lolita Oswaldo olan sevgilisinin evine de ayrıca telefon hattı yaptıran Bell, günümüzde kullandığımız “Alo” kelimesini telefonda sevgilisinin isminin baş hafilerini kullanıp kısaltmasıyla bulmuştur. Yaaa ne kadar romantik öyle değil miiiiii :)
Aslında bulunduğumuz çağda artık neredeyse laptopların bile yerini alan telefonlar, hem elimizin altında kolay ulaşılabilir olmasıyla hem de bir tıkla neredeyse her şeye ulaşabiliyor olmamızla gerçekten hayatımızın vazgeçilmezi haline gelmiş bulunmakta. Tabii şuan neredeyse telefonlarımız bizden akıllı olmaya başladı, ee bu durum beni bir tık korkutmuyor da değil :)
Düşünsenize dedelerimizin dedelerine anlatsak; “Dede sen burada oturacaksın, ayağına bir poşet mandalina gelecek hem de sadece bir tıkla…” ne derdi eskilerimiz bu duruma? Herhalde delirmiş bunlar deyip başlarından savarlardı öyle değil mi? :)
Hatta bir tık daha geriye gidelim ve Osmanlı dönemine geçelim mi?
Padişahlar ulak gönderirlerdi diğer ülkelere veya şehirlere ki önemli haberler salınsın ve duyurulsun diye bilir misiniz? Günler geceler geçer de ulak haberi yetiştirene kadar aradan uzunca zaman geçerdi hatta daha acısı eğer ulağın götürdüğü haber diğer kişinin hoşuna gitmezse bunu canıyla ödediği bile olurdu.. Çok acı gerçekten ama halbuki bir telefon olsa işler bu kadar kangrene dönüşür müydü? Bir alo ile divan toplanır diğer bir alo ile şenlikler hazırlanır diğer alo ile sarayın koridorlarında kim bilir ne entrikalar dolaşırdı. Aman Allah’ım çok heyecanlı (:
Eh tabii şuan da elimizdeki cep telefonlarıyla harikalar yaratabiliyoruz. Görüntülü aramalar gerçekleştirebilir, internette gezinebilir, sosyal medya hesaplarınızı yönetebilir veya e-mail hesaplarınızı yönetebilirsiniz… Hatta işi profesyonelliğe döküp telefon nimetini sonuna kadar sömüren ve her türlü özelliğini kullanarak hayatının aşkını bulan nice kişiler var aramızda (ki canı gönülden takdir ediyoruz buradan kendilerini) (:
Öte yandan da uğruna şarkılar yazılan bu cihaza büyük anlamlar da yükledik. Mesela kim telefonun başında “bir alo de gelmezsem gençliğim solsun” diye isyan etmedi ki? Eh tabii, burası işin şakası, siz yine de telefonun başında çaresiz beklemeyin… :)
Bu kadar marka modelin içinde hem bütçemize hem gönlümüze en uygun olanı arar dururuz yine de.
Yok kullanımı kolay olsun, yok güzel resimler çeksin, yok ömrü uzun olsun, hafızası geniş olsun aman bir de çay demlesin yanına da kek yapsın.. İnsanoğlu hep ister ama hangimiz bizi neredeyse uzaya çıkaracak bu alametifarikayı tam anlamıyla keşfedip kullanıyor muyuz? Çok nadir.
Bir gün vaktimizi ayırıp bizi bizden iyi tanıyan ve dostlarımızdan bile fazla vakit geçirdiğimiz bu cihazlara bir vakit ayıralım ki görün bakın neler neler keşfedeceksiniz. Öyle sizi şaşırtıp ‘waaoouuww’ diyeceğiniz özellikler var ki hayret edeceksiniz. Meğer elimizin altında koca bir dünya varmışdiyeceksiniz.
Sende tüm bu güzelliklerin avcunun içinde olmasını istemez misin? Evet, bence de istersin. Zaten kim bu soruya hayıııır diye cevap verebilir ki kendimizi kandırmayalım :)
Biliyorsunuz ki artık hepimizin tak diye çıkartıp nakit parayla alışveriş yapabilecek fırsatı da olmayabiliyor. İşte burada da mağazamızın ve sitemizin kolaylığıyla baş başa bırakıyorum sizleri :)
Elden taksit imkânıyla, kredi kartına taksit imkânıyla sizleri şubelerimizde bekliyor olacağız!
Birde unutmadan bizi İnstagramdan takip edip, çekilişlilerimize katılmayı da ihmal etmeyin emi!
*Hedefim Alışveriş Merkezleri Blog - Tüm hakları saklıdır. Kopyalanamaz, taklit edilemez, değiştirilemez. İzinsiz kullanıldığı tespit edildiği halinde gereken yasal işlem başlatılacaktır.